Mevlana’nın 7 Öğüdü

Son yıllarda birşeyler değişti. “Kazan, kaybedersen yok olursun”, “Ez, yoksa ezilirsin” gibi dayanışmayı ortadan kaldıran anlayışları bireyler olarak benimsemeye başladık. Toplumun üyesi olduğumuzu unuttuk sanki. Oysa, bir bütünün küçük parçaları olarak yaptıklarımız ve yapmadıklarımız bizi olduğu kadar yakın çevre ve gelecek nesilleri de etkiliyor.

Peki sağlıklı bir toplum olmak ve gelecek nesillere bize bırakıldan daha iyi bir miras bırakmak için birey olarak ne yapmamız gerekiyor? Bu sorunun cevabını yüz yıllar öncesinde Mevlana bize öğütlemiş. İşte Mevlana’nın geçmişten geleceğe uzanan 7 öğüdü ve bu öğüdü tutan üstün insanın sade olduğu kadar güçlü özellikleri:

  1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

Akarsu gibi cömerttir ve çevresindeki herşeye hayat verir. Kendi hedeflerine doğru süzülüp giderken, yardıma mutaç olanlara sormadan ve karşılık beklemeden “vermeyi” bilir. Akarsu nasıl donmuyorsa, o da verdikçe üretmeye devam ettiğinden daima genç kalır.

  1. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Güneş gibi şefkat ve merhametiyle kalpleri ısıtır. İyi, kötü, canlı ve cansız ayrımı yapmadan dokunduğu yeri sıcacık yapar. Bulunduğu ortamı aydınlatır, varlığı göz kamaştırır ve ışığı yapay olan herşeyi anlamsızlaştırır. Rüzgar gibi zor kullanmadan, şefkat ve merhametiyle tüm kapıları açar.

  1. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

Büyük hissetmek için insanların kusur ve ayıplarını yüzüne vurup onları küçültmez. Tıpkı gecenin karanlığıyla tüm kusurları gizleyip ayın güzelliğini ortaya çıkardığı gibi, insanların güçlü yönlerini vurgulayıp kusurlarını gizlemelerine yardımcı olur.

  1. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

Öfke ve kin duygularının kendini yönetmesine izin vermez. Yaşamla ölüm arasındaki o ince çizginin hep farkındadır. Kendi de dahil olmak üzere herkese karşı bağışlayıcıdır. Olumsuz duygularla kendisine yaklaşanlara karşılık vermez.

  1. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

Şartlar ne olursa olsun daima alçak gönüllü ve tevazu sahibidir. Canlı ve cansız herşeye sadece var oldukları için saygı duyar. Değerini ve büyüklüğünü, başkalarının kendiyle ilgili düşüncelerinden değil, içinden ve özünden alır. Toprak gibidir, üzerine basıldığında bundan hiç rahatsızlık duymaz. Çünkü çamura bulanmış da olsa onu değerli kılanın bulunduğu yer ya da etiketi olmadığının farkındadır.

  1. Hoşgörürlükte deniz gibi ol.

Farklılıklara saygı duyar ve hoşgörülüdür. Tıpkı deniz gibi ucu bucağı olmayan anlayışa sahiptir. Kişileri, olayları kendi düşünce ve inanç kalıplarıyla değerlendirip yargılamaz, uçsuz ve bucaksız bir hoşgörülülükle onları anlamaya çalışır.

  1. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

Kendini tanır, yapabileceklerinin ve yapamayacaklarının farkında ve kendiyle barışıktır. Sahip olduklarıyla övünüp, sahip olamadıkları için üzülmez.

Bu yüzden de makul bir tüketim anlayışına sahiptir. Mutlu ve başarılı olmak için kendisine reklamlarla empoze edilen ürünlere ihtiyacı yoktur. Satın aldığı bir ev, araba ve değerli bir taşa gerçekten sahip olamayacağının farkındadır. Herşeyin gelip geçici olduğunu, tüm güzelliklerin aslında içinde hep var olduğunu ve bunu anlamanın gerçek başarı ve mutluluk olduğunu bilir.

Ya olduğu gibi görünür, ya da göründüğü gibi olur.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *