PERYÖN Başkan’dan,

Sevgili PERYÖN Üyelerimiz, PY Okurları,

Sanayi Devrimi ile artık insan ve yapay zeka birlikte çalışacak, otomasyon ve interaktif teknolojilerin olduğu sistemleri yönetecekler. Yapay zeka-yapay zeka, yapay zeka- insan işbirlikleriyle birlikte heyecan verici yeni bir çağ başlıyor.

Son günlerde yaşadığımız terör olayları nedeniyle hepimiz çok üzgünüz. Terör sadece Türkiye ve Ortadoğu ülkeleri için değil tüm dünya için ciddi bir tehdit. Bu tehdidi ortadan kaldırmanın yolu ise insanlığın yaşadığı zorluklara karşı tüm dünyanın işbirliği içinde hareket etmesinden geçiyor. İşbirliği için de ön yargılardan kurtulmak ve ayrımcılığa son vermek gerekiyor. Irk, din, cinsiyet, milliyet, karakter ve fiziksel özelliklere göre ayrımın olmadığı bir anlayışın yerleşmesi önemli. Umarım bir gün tüm insanları olduğu gibi kabul edebilmeyi, kalplerindeki iyilik ve aydınlığa göre değerlendirebilmeyi öğrenebiliriz.

İnsanlık tarihi gösteriyor ki insan ilerlemesini işbirliği yapabilme, sosyalleşme ve topluluk olarak hareket edebilme özellikleri sayesinde yakaladı. İşbirliği kültürü bugün bir üst seviyeye taşınıyor. İnsan zekasının son ürünü yapay zeka ile insan arasındaki işbirliğiyle 4. Sanayi Devrimine merhaba diyoruz. 4. Sanayi devrimini üçüncüsünden ayıran çok önemli bir şey var, insanlık tarihinde zekanın evrimleşmesini başlatan şey ile aslında aynı, “birbiriyle konuşan, birlikte çalışan” sistemler. 4. Sanayi Devrimi ile artık insan ve yapay zeka birlikte çalışacak, otomasyon ve interaktif teknolojilerin yer aldığı sistemleri yönetecekler. Yapay zeka-yapay zeka, yapay zeka- insan işbirlikleriyle birlikte heyecan verici bir çağ başlıyor.

Bu çağ için insan zekasını bugünkü haline ulaştıran insan-insan işbirliği hala çok temel bir öneme sahip. Sanayi Devrimi, “disruptive change” olarak adlandırılan yok edici bir değişimi de beraberinde getiriyor. Yaşama, çalışma ve hayatta kalma, birbirimizle ve makinelerle iletişim kurma yolumuzu temelden değiştiriyor, bu değişimin şu anda öngöremeyeceğimiz etkileri olabilir. En başta teknoloji ve robotların işsizlik ve eşitsizlik getirmesinden korkuluyor. Bu yüzden yıl başında Davos’ta gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu’nda dünyanın dört bir tarafından gelen liderlerin aklında tek bir soru vardı: Endüstri 4.0’ı ve etkilerini nasıl yönetebiliriz? Liderler teknolojiyi suçlamak ve etkilerinden korkmak yerine bunu bir fırsat olarak görüp, “birlikte insanın performansını ve gücünü nasıl en üste çıkarabiliriz” sorusunun yanıtına odaklandılar. Sonuç olarak 4. Sanayi devriminin teknolojilerinde uzmanlaşma ve nasıl şekillendirileceğine odaklanma konusunda fikir birliğine vardılar, birlikte çalışmak üzere çeşitli girişimler oluşturdular. Tüm bunları yaparken izlenecek ana yol ise “insan kalmak hatta daha fazla insan olmak” şeklinde tanımlandı. Liderler “Daha iyi bir dünya” için çözülmesi gereken 11 uğraş belirledi, bunlardan biri de İnsan Yönetimi profesyonelleri olarak en önemli konumuz olan “İstihdam, yetenekler ve insan sermayesi” oldu.  

Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler önemli yetenek açıklarıyla karşı karşıyalar. Son yirmi yıldır teknolojideki hızlı gelişim, artan rekabet, yetenek adını verdiğimiz yüksek potansiyele sahip çalışanlara ve onların işi dönüştürme becerilerine olan ihtiyacı giderek arttırdı. İşin doğasının hızla değişmesiyle birlikte yetenek açığı yüksek boyutlara ulaştı. Lider profili değişti, endüstri çağında yönetici olmak için, yükselmek için aranan maskülen özellikler dijital çağda yerini feminen özelliklere bıraktı. Paylaşımcı, mütevazî, insanları ortak değerlerle ve vizyonla birleştirebilen, anlam arayışlarına destek olan lider ihtiyacı arttı ve bu özellikler kadınlarda doğal olarak var. İş dünyasında artık kadınların bu özelliklerinin bastırılması yerine daha çok ifade edildiğini gözlemleyeceğiz.

İnsan yönetimi profesyonelleri olarak potansiyel yönetimi gündemimizdeki yerini korumaya devam ederken işbirliğini destekleyen ortamları yaratmak da diğer önemli bir görevimiz olacak. Yapay zekaya dayalı sistemler ve robotlarla birlikte, insana bağımlı empati gücü ve farklılıklardan bütünsel bir güç yaratacak, insanların anlam anlayışına cevap verecek bir organizasyon kültürü oluşturmaya odaklanacağız.

20-21 Ekim 2016’da İstanbul’da ev sahipliğini yapacağımız 16. Dünya İnsan Yönetimi Kongresi, tüm dünya ülkelerine ev sahipliği yapacak olmamız ve işbirliği ortamıyla da büyük bir önem taşıyor. 50’yi aşkın oturumda dünyadan ve Türkiye’den 130 kadar konuşmacının katılacağı kongrede, 47 farklı ülkeden 3 bine yakın katılımcı ile bir araya geleceğiz. “Daha iyi bir dünya” için karşı karşıya olduğumuz istihdam, yetenekler ve insan sermayesi sorunlarına ilişkin birbirimizi dinleyecek, birbirimizden öğrenecek, birlikte çözümler üretme fırsatı bulacağız. Birlikte çalışmayı ve işbirliğini, teknolojinin bize sunduğu yepyeni olanaklardan yararlanarak nasıl “daha iyiyi” hayata geçirebileceğimizi keşfedeceğiz.

Dünya barışı ile ilgili gönüllü çalışmalara imza atmış Şef Oran Lyons’un sözleriyle yazıma son verirken, keyifli okumalar ve işbirliği ve barış dolu günler diliyorum.

“Hala seçme şansımız, seçeneklerimiz var. Ailemizi ve bizi çevreleyen hayatın sürekliliğini sağlayacak değerleri yaşatmak için yürekli davranmalıyız, ancak bu fırsatı değerlendirirsek ileriye gideriz. Tüm yaratılanlarla ortak bir sağ duyu, sorumluluk, kardeşlik ve barış için el ele vermeliyiz. Farklı gemilerde seyahat ediyor olabiliriz, sen kanoda ben gemide olabilirim ancak hepimiz aynı yaşam nehirini paylaşıyoruz.”

—Şef Oren Lyons

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *